
Tüm insanlığın kültür mirası olmuş tarihi anıtlar üstünde tırmanmak mı ? Ne zaman, nerede ve kimlerdi bunlar..!
Tırmanış tarihine bakıldığında dünyada teknik anlamda tırmanışın başlaması üç,dört kuşak geriye, bizdeyse bir kuşak öteye zor tarihlenir. Tarihin tozlu rafları arasında kalmış bir minyatür resmi olaya farklı bir açıyla bakmayı gerektiriyor. İnsanların bir şekilde tırmanışı kendilerine uğraş haline getirmiş olduğunu düşündüren ve dörtyüzyılını çoktan devirmiş 1582 ye tarihlenen bu resim üstelikte bizim insanlarımıza ait.
Topkapı Sarayı’nın hemen yakınındaki At Meydanı’nda(bugünkü Sultanahmet meydanı) gerçekleştirilen ve bazen haftalarca süren sünnet ve düğünlerin en görkemlisi 1582’de Sultan III. Murad’ın oğlu şehzade Mehmed’in sünneti için düzenlettiği “Sur’i Humayun”du. Tam 52 gün 52 gece süren bu düğünü ölümsüzleştiren “Surname-i Hümayun”adlı minyatür resimleriyle şenlikler gün gün resmedilmiştir.
Şenliklerde bir çok meslek grubu geçit yapar hünerlerini yarışırcasına sergilerlerdi.Şüphesiz bu şenliklerin en renkli simalarıda dönemin cambazlarıydı.
Cambaz kelime olarak canıyla oynayan anlamına gelir.Sahip oldukları hünerlere göre perendebaz,tasbaz, kasebaz,resenbazlar(ip cambazı) gibi isimler alırlardı.
Sayıları ikiyüzü yardımcılarıyla ikibini buluyorlardı. İstanbulda cambaziye mahallesinde topluca yaşıyorlardı.
Osmanlı'da özellikle ip cambazlığı çok ileri bir seviyedeydi. İp üzerinde bağdaş kurma, elde mizan olmadan ip üzerinde yürüme, minareler arasına gerili iplerle hüner gösterme, ayağında bıçaklarla ipte yürüme, ip üzerinde çeşitli aletler vasıtasıyla numaralar yapma, ip üzerine kazan koyarak içine girme, nalınla ipte yürüme, dikili taşlara veya yağlı direklere tırmanma, ayaklarına uzun sırıklar takarak yürüme gibi enteresan, hayranlık ve korku uyandıran gösteriler yaparlardı.
İp cambazlarının bir kısmı At meydanında bulunan dikili taşlara tırmanma konusunda da hüner sahibi olmuşlardı.
At Meydanı'ndaki dikili taşlara tırmananlardan düşüp, ölenler olduğu için padişah III. Murad bu gösteriyi birkaç gün yasak etmek zorunda bile kalmıştı. Bu tırmanmayı bazen de araçlarla yaparlardı. Üç tane kayış veya zincir kullanan cambaz, önce dikili taşa sardığı ilk kuşağa basar, ortadakine tutunup, yukarıya bağlardı. Böylece ağır ağır dikili taşın tepesine tırmanırdı. Bir başka yol ise bir urganı beş altı defa dikili
taşa dolayıp bunları değnek yardımıyla yukarıya itmekti. XVl.yy'da Berber Kasım Abdullah, bunda ustalaşmıştı.
Ayrıca Ali surnamesinde At Meydanı'ndaki boyu yüz zırâya yakın (20m) dikili taşa çıkmak için bir çok kişinin gayret gösterdiği, fakat ancak bir kişinin çıkabildiği anlatılır. Bu kişi taşın tepesine çıktıktan başka oraya ağaçlar da çıkararak bunlarla bir çadır kurmuş ve o çadırın altında gece gündüz kumaş dokumuştur.
Dikilitaşa tırmanış geleneğinin şenlikler çerçevesinde XIX.yuzyılın ortalarına kadar devam ettiğini görüyoruz.
Osmanli sarayı başnakkaşı, Nakkaş Osman tarafından 1582 yılında çizilen bu minyatür,resmedilmiş dünyada bilinen en eski tirmaniş kompozisyonlarından biri olsa gerek.
Tabiki insanlık tarihinde kaleleri ele geçirmek için sarp yamaçlar tırmanılmış, güzel prensesler için kulelere çıkılmış ,bal toplamak yada yırtıcı kuşlara ulaşmak için belkide ilk via- ferratalar kullanılmıştır. Tanrıya yakın olmak adına yada insanların zulmünden kaçmak için yalçın kayalıklar aşılmıştır ama bu olgularda tirmanış amaca hizmet eden bir vasıtadır, hep zorunluluk vardır ve görsellik kaygısı taşımazlar.
Dikilitaş solocularını bunlardan ayıran, tırmanşı görsel anlamda yapmalarının yanında bu işi zanaatlarına taşımış olmalarıdır. Dikilitaşa çıkmak için aralarında inceden bir sportif rekabet de her zaman vardır.

Resim açıklaması:Sol üstte padişah ve devlet erkanı / Ortada geçit yapan esnaf loncası /Sol ön planda Örme sütun(30 metre) zirvesinde ayakta iki eliyle padişahı ve halkı selamlayan cambaz.Belkide iki kolunu açmış dengede durmaya çalışmakta.Ayaklar çıplak değil tahminen çarıkla tırmanılmış ./Sağ ön planda uzunca(en fazla10 metre) yağlı bir direkte tırmanış./ En sağda dikilitaşa tırmanış.(20 metre)Taşın çevresini dört kere saran iplerin resmedilmesi unutulmamış.tırmanıcı çıplak ayak tırmanıyor.İki elle sütun kavranmış ,vücut sola doğru yatırılmış sol ayak yükseltilmiş ve ipin altından geçirilerek ayak iple desteklenmiş.Belliki cambazın tırmanış konusunda hayli tecrübesi ve yeteneği var./Orta ön plandada bugün başları bulunmayan yılanlı sütun.( 8 metre)
Hayal edebiliyormusunuz, Sultanahmet meydanında dikilitaşın kopyası seyyar yapay bir tırmanma duvarını, burada bu tarihsel olaylar üzerine
yapılabilecek tırmanış şenliklerini,hız yarışlarını... tırmanışımıza tarihsel bir kimlik eklemiş olurduk heralde yada bir tırmanış rehber kitabının kapağında, sayfalarında görmek belkide bir toplantı afişi veya bir topluluğun logosu olarak yaşatmak hepimizi mutlu edecek hayallerdir.
Bugün çoktan unutulmuş ve şekil değiştirmiş olan, bir çoğunun adını bile bilmediğimiz bu kültürün gözüpek yetenekli insanları zamanlarının ''urban climber''larıydı.Tırmanış tekniklerinin ve ekipmanlarının bilinmediği
bir çağda zanaatlarını yaratıcı güçleri ve yetenekleriyle birleştirip,görsel planda tarihimizde belgelenmiş ilk solo tırmanış ve yapay tırmanış tekniklerini sergilediler.İnsanoğlunun tırmanma güdüsünün her çağda var olduğunun örneği oldular.
Onlarla benzerliklerimiz olsada,aramızdaki farklar bugün net ve açıktır.Bu sıradışı insanları ve yaptıklarını saygıyla anmak gerekir.

Resim açıklaması:İlustrasyon.Yılanlı (burma) sütuna tırmanış.
Cankurtaran/Denizli

Alain Robert.
yazarın uyarı notu:Yazıda bahsi geçen etkinlikler tarih bilincinin olmadığı bir çağda geçmektedir.Bugün tarihi eserler ve anıtlar üzerinde tırmanmak yasaktır ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.
Mustafa Çetinkaya / ocak 2009
Kaynaklar: http://www.40hokkabaz.com/history_t_11.htm
http://www.uslanmam.com/osmanli-tarihi/35192-meydaninda-eglence.html
http://www.e-sosder.com/dergi/26098-111.pdf
http://www.ozkaneroglu.com/goster.asp?kat=yazilar&baslik=60
dikilitaş tırmanıcıları kısa tanıtım filmi | izlesene.com